Kayıtlar

Şubat 22, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİLİNMEYENİ YAZMAK!

Resim
Tarih tekerrürden ibarettir. Bu kelime, hayatta çok karşılaştığım olayların her defasında tekrarlanmasından dolayı kullanmaktan sıkılmadığım bir atasözü. Ne kadar güzel, Düşünene ibret verici, Gerçeği yansıtması ve hatırlatması. İnsanlar komplekslerinden arındıklarında, Kişisel iletişimlerini daha güzel kurmaya başlıyor, Çevresini dolduran sahte gülücüklere, Hayal ötesi plan ve projelere, Umutların yok oluşmasına sebebiyet veren kırgınlıklara ve bunun oluşmasını sağlayan faktörleri bilinçli bir şekilde düşünüp olumlu hareket ettiğinde, Kompleks denen meret maalesef kendiliğinden yok oluyor. “ Ben bunları aştım! İnsan kendine bunları söyleyebilmek için ayna ile yüzleşmelidir.” O zaman doğruları bulacaktır. Kompleks, Sessizliği ve Korku’yu beraberinde getirir. İçine kapanmak, Zamanla durgun geçen günleri başarısızlık olarak kabullenilmesi düşüncesi, İster istemez içimizde çoğalmaya başlar. Kabullenmek ve yıkım. Zor günleri yaşamak, İyi geçen günlerin olumlu değerlendirilmemesinden

VE GOL ATILMIŞTIR!

Her seçimde olduğu gibi Belediye Başkan adaylarının belirlenmesi, hangi aday adayının daha becerikli, nitelikli, Başkan adaylarının daha çok kendi yerel ve kamusal çevre gücüne bağlıdır. Oysa seçimi kazanacak olan Meclis üye listeleri dir, Kaçınılmaz olarak Memleketlim. Akrabam, Dostum ifadelerinin kuşak ve siyaset bağlarının kaçınılmaz sonucunda oluşturulur, Seçimi yerel güçler belirleyecek tir. Meclis üyeleri liste savaşları partilerin, Parti üyeleri ve katılımları için her türlü entrikanın bire bir yaşandığı süreçtir. Bu süreci siyasi arenada iyi oynatan her zaman kazanmaktadır. Sarıyer de siyaset Türkiye geneli olarak değerlendirildiğinde Entrikanın her türlüsünün döndüğü bir yer olarak kabul edinildiğinde veya böyle düşünülüyorsa o zaman Entrikanın içinde olanlar yani “oyunun içinde hep oyuncu” olarak kalmaktadırlar. Oyunun parçası olmak, kaybetmeyi kabullenmek demektir. “Her zaman Oyunu oynatan kazanmıştır.” Diğerleri seyircilerden alkış veya tepki alırlar, Sarıyer de Siy

EL MECBUR!

Değerlerimiz sarsılmaya başladı! İnançlarımızı yitirdik, ideallerimiz, dünya görüşümüz ve yıllardır savunduğumuz fikirlerimiz alt üst olmaya başladı, İhaneti yaşayarak öğrenmeye başladık. Çelişkiler yumağı içindeyiz. Söylemlerin görüş olarak sunulduğu tamamen seçim yatırımı olarak yürütülen tutarsız fikirlerin arkasında ısrarla duran zihniyet henüz bir açıklama yapmadı. CHP laik cumhuriyetin korunması için yıllardan beri büyük bir mücadele veriyor, CHP nin ve Genel Başkanı Deniz BAYKAL’ın laiklik konusundaki tavrı malum! Baş örtüsü için yıllarca büyük mücadele gösterdiler. Üniversitelerde yıllarca serbest bırakılmaması için bir mücadele verildi. “AKP Başörtüsü’nü kullandığı için laiklik karşıtı eylemleri odağı olmaktan suçlu bulundu.” Maalesef Anayasa mahkemesi para cezası vermekle yetindi. Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak suçunda Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu da laiklik karşıtı eylemlerin suçlusu olarak siyasi yasaklı olacak

ÇOK AĞIR OLDU!

Resim
Bir yazı yazıyorsun ortalık karışıyor, Elbette elinden geldiği kadar eleştirebilirsin, öneri verebilirsin, hataları söyliyebilirsin, yazabilirsin, lakin uslup çok önemli, ne öyle nalına mıhına yazı yazıyorsun, sen de aynı yollardan geçmedin mi? Karşında muhatap aldığın bir kurumsa daha dikkatli olman lazım, her şeyden önce bir kurumun Başkanlık makamına saygı göstermen lazım, Yöneticilerine daha saygılı davranman lazım Üyelerine, Futbolcu veya Hocalarına ulu orta yazılar yazmak veya söylemlerde bulunmak hiçte iyi bir hareket değil. Yazıların alt yorumlarına dahi cevap yazmaman gerekir. Seni eleştirebilirler, farklı söylemlerde ve yaptırımlarda bulunabilirler, sen koyunsun sürü olarak tepki verebilme seçeneklerin ortadan kalkmıştır. Tepkisiz toplum hedeflenmiştir, Buna uymak zorundasın ve uyacaksın da, Hiç kimse gerçeklerle yüzleşmek istemez, cevaplar verilir, Yorumlar yapılır, yazan kişiler rumuz isim kullanırlar ve sen hangi isimlerin kimler olduklarını bilirsin, lakin cevap verme

2 BAŞKAN SEÇİYORUZ.

29 Mart Yerel Seçimlerde 2 Başkan seçeceğiz! Sarıyer Belediye Başkanı adaylarından Sarıyer’e kim daha yararlı olabilir, Projeleri nelerdir araştırıp inceleyeceğiz, İlçemizde Yoğun bir siyasi trafik yaşanmakta, Partilerin adayları kesinleşmeye başladı. Seçimler netice itibarıyla erken genel seçime dönüşebilir, Bir yandan ERGENEKON diğer tarafta ULUSALCI’ ların yargılanması, Ekonomik kriz ve açlık. Halkın dayanma gücünün sıfır noktaya gelmesi insanların yaşam koşullarında dayanma gücü oluşturabilmek için tasarrufa yönelmesi ve her türlü özlem ve isteklerini kısıtlamaya çalışması toplumsal bir gerçek olarak bugün kabullenilmektedir. “ Dünyadaki tüm kurum ve kuruluşlar hatta spor kulüpleri tasarrufa yönelmekte ve kendi öz kaynaklarını kullanmaktadırlar. Sarıyer Kulübü ekonomik sorununu hallettiğinden öz kaynak problemi yaşamamaktadır. Alt yapıdan beslenmekte ve yüksek kazançlar elde etmektedirler, Hayal tabi bunlar! Bilakis vur kaç döneminde yaşananlar gibi ku

ANTİ SARIYERİZM!

Sayın Başkan yerel basını kahvaltıya çağırdı yöneticilerle kahvaltı yaptık, stad gündemi hakkında konuştuk bunları yazdık, ya yazmadıklarımız? Israrlı sorularıma rağmen kaçamak cevaplarla ancak 3. sorumda transferden bahsetmeye başladı. Bizi ilgilendiren kısımları Transferde gelecek olanlardan ziyade gidecek olanlardı. merakla sordum dinledim. Kafama takılan hiç bir şekilde bir daha Sarıyerli bir antrenörle çalışmam demiş ti! Bana çok etresan geldi. Sayın Başkana gidecek olan futbolcuları sordum? cevap nerede ise verilmek istenmemişti. kaçamak cevaplarla geçiştirildi, bu sefer devreye girdim. Alt yapıdan 3 oyuncuyu göndermek istediğinizi duydum? Biz değil, Kenan hoca denedi şans verdi benim düşündüğüm ve benim sistemime uygun futbolcular değil dedi. Satılmasını istedi. Biz bu futbolcuları satmıyacağız kiraya vereceğiz dedi. Sayın Başkan daha toplantının suyu kurmadı. Daha güneşli havalar gelmedi. Nasıl fikirlerinizden döndünüz. Yani bir iş adamı olarak hesapta bizlere m

“SİYAH MARTI”, MARTI NEDEN KARARDI?

Her insan beyazı gördüğünde bir başka anlamlar ve ifadeler bulur, kimisi bir sevgili temiz aşk gelir aklına, Rahatlık, Huzur, Masumiyet, Dürüstlük, Dostluk, Barış, Beyaz güvercinler, Her aşk şiirinde veya sevgiliye aşk mektuplarında bir kenara iliştirdiğimiz bir güvercin mutlaka vardır, Güvercin nedense hep beyaz dır.! Oysa beyaz güvercin oldukça azdır! Ben her beyaz gördüğümde farklı anlamlar ifade eden düşüncelere dalmam. Çok enteresandır. Her beyaz gördüğümde aklımın hemen uçunda Rahmetli babaannemim ( Havva Balcı) Beyaz başörtüsü gelir, gündelik olarak kullandığı ve saçını hiçbir zaman görmediğim babaannem. Beyazın yalnızca onda hak edilmiş olarak durması farklı bir yaşam felsefesini de hatırlatır bana. Beyaz’a lâyık olmak. Beyaz’ı giymek insanlara zor gelir, Kirlenmeden taşınması oldukça zordur, Zor bir giysidir, sadece bir kere kullana bilme şansı vardır. Çünkü beyaz ikinci defa kullanıldığında grileşir, üçüncü kullanımında ise artık siyah tır.

YAZIK SARIYER’E

“İnsan kesin şeylerle yola başlarsa varacağı yer kuşku olacaktır. Ama kuşkuyla işe başlamaya yetinirse o zaman kesinliklere ulaşacaktır.” F.Bacon. Bir Sarıyer hastalığıdır. Söz vermek, hemen iddaalı konuşuruz, söylediklerimizle yaptıklarımız birbirini tutmaz, bir iş yapmaya çalışırız işin özünden çok havası ile ilgileniriz, hele ki yapılan iş çivi çakmak kadar önemliyse bunu dağlara taşlara söyleyerek havalarımızdan geçilmez. Sonrada yapamayız. Sarıyerliyiz ya! Sarıyer Yusuf Ziya Öniş stadı için ne hikmetse verilen tarihler hiçte bir birini tutmadı. Neden acaba. Daha kapanış aşamasında yönetimin bir teklifi vardır maç oynanırken tek taraflı trübünlerin yapılması ve sezon sonunda da stadın çimlenmesi. Bu konuşma her ne kadar artık geçmişte kalmış olsa da, kayıplar düşünüldüğünde her türlü konuşulanlarda hatıralarda canlanıyor. İnsan ister istemez doğrunun ve konuşulmayanların yazılmasına karar verdiğinde kimsenin kırılmamasına çalışıyoruz.

DÜŞERKEN ARDINA KİMSE BAKMAZ

Geçen yıldan daha kötü bir sezon yaşıyoruz, düştük veya düşeceğiz, kurtarma şansımız var mı, oda var, kurtarmak için çabalayan var mı, bu sorun tabii. Hangi ciddiyette böyle bir çaba harcıyoruz, Kurtarmak için elbirliği yaptık mı? Tüm sıkıntılar hocadan mı kaynaklanıyordu? Burada Mahmut Kocabal niye gönderildi hesabında değilim, Her zaman olduğu gibi gelişen olaylarda savunduğum erken hareket ediyoruz. Sanki bir önceki sezonu yaşamamış gibi yeni başkan ve yönetim kurulu oluşturduğumuzda en yakınlarımızın olduğu bu yönetimde dahi gelir gelmez hoca değişikliğine gidildi, fakat geçen sezondan yaşananların aksine çünkü yaşananlar hemen unutuluyor, Hocayı Yönetim değil de taraftar baskısı ve küfürleri gönderdi. Sonuç olarak tüm yardımcılar kaldı ama Hocanın değişmesi çok vefakar ve cefakar taraftarlarımızın küfürleri ve kulüpçülük anlayışı ile oldu. Gereken de yapıldı, Hoca istifa etti. “Başkası düştü mü, çürük tahtaya basmasaydı deriz, kendimiz düşünce bastığımız tahtanın çürü

SARIYER’DE GÜNDEM

Güç, Özgürlüğün en büyük düşmanıdır. Henry C. Wallich İnsanlar koşullar gereği hayatlarında edinebilecekleri en yüksek mertebelere geldiklerini sandıklarında kendilerini ulaşılmaz bir güç olarak görürler. Güç, toplum, yaşam ve doğa ile olumlu paylaşılamadığında ortak yaşam koşullarına zarar vermeye başlar. Ortak yaşam, Deniz, Hava,Su,Toprak, İnsan ve tüm canlı varlık ilişkilerini birlikte düşünüp aynı değerler toplamının ahlaksal,” karakteri disiplin edilmiş” paylaşımıdır.Ortak yaşam, sadece bir ilçenin gelişimi,planlanması veya yaşam koşullarının realize edilerek güzelleştirilmesi değil,Ahlak’ı disipline edilmiş bulunulan varlığın “kişinin” = Güç = ü orantılı bir şekilde kullanmasıdır. Yaşam ise karakterize edilmiş “yetişme tarzı ile “ tüm dünyayı kucaklamak ve hissedebilmektir. Karşılıksız paylaşımdır. Bir araziyi yeşillerden mahrum bırakarak “ ağaçları keserek “ boş ve kullanılabilir alan yaratıp hizmete açmak, Güç’ün yanlış kullanılmasıdır. Ahlak sorunudur.

3. İBRAHİM. (Figani)

Boş zamanlarda degil de her zaman kitap okumak gerekmektedir.bilgi,bilgiyi taşır yücelir büyür,büyüdükçe filizlenir.fidan olur,çınar olur,yüzyıllarca yaşar,bilgiyi paylaşmak ve yaşatmak gelecek nesillere tarihi taşımak,bilge kişilerin görevleridir. Osmanlı Devleti’nin Kanlı tarihi çok enteresan kelle avcıları ile doludur.Kuruluşundan Yıkılışına kadar her konuda verilen Fetva’lar ve Fetva’sız tüm kararlarda uygulanan kafa koparma hadiselerinden biri de dogruyu söylemektir. Osmanlı Padişah’ı öldü.Padişah’ın ölmesi,gizli kalması düşünüldü.padişahın öldüğünün kimse tarafından bilinmemesi gerekiyormuş,çözüm olarak öldüğünü bilen kişilerin öldürülmesi düşünüldü.(devamla) ‘’…Veziri azam bu olayı gizlemeye çalıştı.hatta bu durumun gizli kalması için padişahın hekiminide bogdurdu…’’(Osmanlı tarihi,Prf.Dr.Abdülkadir Karahan.Cilt 1.s.85.) Biz yinede hikayemize dönelim.İki İbrahim. Kanuni Sultan Süleyman,Macaristan’ı işgal ettiği zaman

Bir varmış ,bir yokmuş,

Zaman gelip geçiyor derken,hikayeler de birbirini kovalamış,kimi gerçek yaşanmış anlatılınca hikaye olmuş,bazı hikaye deki kahramanlar gerçek olmuş.Nasrettin gitmiş.Bedrettin gelmiş.Namık yaşamış.namıklar deger perdeci olmuş. Bugünlerde hep matematiksel hesaplarla ugraşıyorum,yatıp,kalkıp bir aşağı bir yukarı hesap içindeyim.çarp.böl.topla.çıkar.saglamasını al.Ulen ne iş be!!! Hayatı tersten okumaya yeniden başladık. Hikaye bu ya.adam sormuş.. % 50 si 22 olan bir birimin %100 ü kaç olur.? El cevap….. Gene sormuş. 35 milyon kalem 19 seçenekli sayımı 2.5 saatte biterse.28 milyon kalem 2 seçenekli sayımı kaç saatte biter.? El cevap….. Gene sormuş.. Kuru havada 96 mt boy.62 mt en olan bir alan.Yagışlı havada kaç metre olur ?. El cevap… Gene sormuş… Normal hayatında 1 den 15 e kadar rakamları düzgün bir şekilde sayan insan.her rakamın bir eşeder oldugunu kabul edip adet olarak baz aldıgında 15 tek hane çıkmaktadır.Bugün aynı insan 1 den 15 e kadar saydıgında eşder adet 14

R Ü Y A.SABAH NİYETİNE!

Kulübümüzle ilgili olanlardan biri rüyasında Çayırbaşı sahasını görür. Sahanın fidanlık tarafındaki kalesini Yusuf Tülün Bey, diğer kaleyi de stat Müdürü Ali Bey geriye doğru çekip duruyorlar. Taç çizgileri üzerinde ise iki beyaz sakallı yaşlı adam! Biri çizgiyi dışa doğru çekerken, diğeri de ellerini açmış dua ediyor? Rüyayı gören adam hayretler içinde rüyanın tabiri ne olabilir? diye ne soruyor! Ne olacak ki? Yorumu kolay. İşte yorumu: Çayırbaşı Stadı büyütülüyor maçlar orada oynanacak! Bu olaydaki gelişim şöyle: Sezon başında Sarıyer Sahası kapatıldı. Sarıyer’in maçları Maltepe Stadına verildi. Yöneticiler itiraz etmiş ve Çayırbaşı sahasında oynamak istemişler. Türkiye Futbol Federasyonu Stadın FİFA kriterlerine uygun olup olmadığını tespit için görevli göndermiş. Sarıyerli yöneticiler Stat da toplanmışlar. Federasyon görevlisi Stad müdüründen stadın ebadını sormuş, vaziyet planını istemiş. Müdür vaziyet planı yok. Ebat da boy 96 en 62 demiş. Görevli hemen kararını bildirmiş: Oy

DAL ve YAPRAKLAR

Artık üzüntü ve gelecekle ilgili tasalar ve kaygılar bitmiş! Önümüze umutla bakıyorduk.Umut, yarınlarımız için ışıktı,Aydınlık gelecegi mumla degil,projektörle dahi bakmaya gerek kalmadan görebilmemiz çok basitti.her taraf ışıl ışıl yanıyordu. Temiz,güler yüzlü,berrak insanlar vardı artık,gelecege umut la bakarken,Plan ve projeler gerçekçiydi,Hayal dünyasında yaşamıyorduk,inanıyorduk,inanmıştık.inanacaktık! Elbette güven çok önemliydi.bu birlikteligin vermiş oldugu cesaret ve kararlılıkla hayalciligin de üstüne renkli kelimeleri koydugumuzda işlem tamam olacaktı.! Sabretmek.sabırlı olmak,sessiz ve kararlı olmak.her şeyin üstesinden gelecek.sadece sabretmesini bilmek gerekti. Ben maça gidemedim.araç bulabilirdim.kendi imkanlarımlada gidebilirdim.olmadı ayaklarım gitmedi.gidemedi. o halde, günü en iyi şekilde degerlendirmek lazımdı.. Sahil de degil de adres degiştirip dogada kendimle başbaşa kalmak istedim.gezdim derin derin nefes alarak,temiz hava iliklerime öyle bir işledi

BİR AŞK HİKAYESİ

Bugünlerde hiç yazı yazmak gelmiyor içimden.hava 13 derece oldu.3 gün evden dışarı çıkmadım,bir grip olmuşum ki agır geçiyor yani,bayram günü öyle bir çarşıya indim bayramlaşma derken erkenden eve geldim.ertesi gün yine aynı vaziyet uff çekilmiyor keyifsizlik. Hafta doldu.erol yazı bekler biz ne yazıcaz ki konuda kalmadı mubarek.zaten bir sayfa yer veriyor.uzun yazıyorsun yazının yarısı gidiyor.her taraftan tırpan durumları yani.aslında çok konu var yazılacak.geçmiş yazılarımı okurken ‘’Devam edelim mi?’’ yazı dizime pek te öyle cevap alamadım.devam etsem zaten ‘’kimse okumuyor ki.!’’gibi oluyorum.yazılara cevap alamıyorum.neyse zaman zaman ‘’Devam ederiz.’’icabında.! Bu hafta pek ciddi konu bulamadım! Maçı zaten yazmak işime gelmiyor.Eyüp maçından sonra belki yazarım.en iyisi ‘’Moderatör,Editor.Admin alayına selam verip haftalık yazımızı bir Aşk hikayesi ile geçiştirelim. Arnavutköy’ün Çilek leri çok meşhur dur.Zekeriyaköy’ün ise Kirazları.he
Bugünlerde hiç yazı yazmak gelmiyor içimden.hava 13 derece oldu.3 gün evden dışarı çıkmadım,bir grip olmuşum ki agır geçiyor yani,bayram günü öyle bir çarşıya indim bayramlaşma derken erkenden eve geldim.ertesi gün yine aynı vaziyet uff çekilmiyor keyifsizlik. Hafta doldu.erol yazı bekler biz ne yazıcaz ki konuda kalmadı mubarek.zaten bir sayfa yer veriyor.uzun yazıyorsun yazının yarısı gidiyor.her taraftan tırpan durumları yani.aslında çok konu var yazılacak.geçmiş yazılarımı okurken ‘’Devam edelim mi?’’ yazı dizime pek te öyle cevap alamadım.devam etsem zaten ‘’kimse okumuyor ki.!’’gibi oluyorum.yazılara cevap alamıyorum.neyse zaman zaman ‘’Devam ederiz.’’ Bu hafta pek ciddi konu bulamadım!Maçı zaten yazmak işime gelmiyor.Eyüp maçından sonra belki yazarım.en iyisi ‘’Moderatör,editor.Admin alayına selam verip haftalık yazımızı bir Aşk hikayesi ile geçiştirelim. Arnavut köyün çilekleri çok meşhurdur.Zekeriya köyün ise kirazları.heleki tarihi Kir

HEMEN ÇOCUK OLURMU?

Yine tarihi bir genel kurul yaptık.etlisine sütlüsüne dokunmadan,dostane içinde,herkes mutlu.huzurlu ve sevgi dolu.hep gelecekten ümit bekleyen.çok büyük projeler ve hayallerle bir umut dünyasında yeniden yol almaya başladık. Eh Balcı da kurtuldu artık.son zamanlarda hastalanması,uykusuz geceleri,yaş 75 dinlenmesi ve rahat huzurlu yaşaması gerekirken girmiş oldugu sıkıntılardan kurtuldu artık.allah bir daha böyle zor günler yaşamayı kulübümüze nasip etmesin. Aslında hemen bir Genel Kurul yazısı yazılamalı.gidenlere methiyeler dizilmesi lazım.yani sitede veya gazete de aslında bizim gibi yazanların önce başkanı tanıtması yeni seçilmiş olan yöneticileri bir güzel tebrik etmesi lazım.olmuyor.olamıyor. Aklımız almıyorda bazı haberlere ondan dayanamıyorum.daha henüz 12 saat bile gecmeden Haber sitesinden ögereniyorum ki..nasılda ip geçiriyorsunuz insanların kafasına bunu anlıyamıyorum.daha gelir gelmez ilk icraatın hoca göndermek oldugunu bütün problemin hoca

İŞTE GERÇEK MAHALLE BASKISI…

Resim
Konu; Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU’nun Eşi Birol ÇUBUKÇU’nun sitemizde uyguladığı baskı. İstanbul. Sarıyer ACARLAR SİTESİ sakiniyim. Sitemizde bulunan KORU MARKET ismiyle çalışan alışveriş yaptığımız marketin Birol Bey tarafından baskı ile bizlere hizmet yapmasının engellenmesi. Sabahları malum olarak sitede bulunan kapıcılar periyodik olarak siparişleri almak için market ten alış veriş yapmaktadırlar. Bundan rahatsız olan aynı zamanda site yönetiminde bulunan Birol ÇUBUKÇU site çalışanlarına şahsi baskısı sonucu alışveriş yapmalarını yasaklamıştır. Kapıcıların site sakinlerine hizmet getirmeleri engellenmiş ve ayrıca bakkaldan alışveriş yapmamaları için bakkal önüne nöbetçi dikmiştir. Bu yaptırımlara rağmen buradan alışveriş yapan her kim olursa olsun cezalandırılacaktır. şayet çalışan personel ihtiyaçları karşıladığında işine son verilecektir diyerek ültimatom vermiştir. Oysa site yönetimin böyle bir kararı yoktur ve tamamen kendi şahsi uygulamalarıdır. Bu mahalle baskısının ta ke

VAY BABA TORİK VAYY.

Tamam Devam edelim.! İnsanın başına ne gelise meraktan gelir derler.haklılar tabi.gerçekten merak etmek insanı daha derin düşüncelere sevk ediyor.farklı düşünmeye başlıyorsun.sorular birbirini kovalıyor.nasıl olur diye takıyosun. Mesela bir Futbolcuyu kim ne amaçla nasıl trasfer eder.? Bildigimiz seyredilir,begenilir,teklif yapılır ,uygun bulundugunda karar verilerek alınır.alınan her futbolcu kulübünün mukavele şartnamesinde bilirtilen ve karşılıklı imzalanan metinle kulübün malıdır. Yani ben. Kulübümü çok sevdigim için ve bu sevgime karşılık olarak bir hediye vermek istiyorum.bu hediye bir futbolcudur,bonservis bedelini ben ödedim,karşılıgında lisanslarının çıkarılmasını sagladım.mukaveleyi yaptım ve oyuncuyu oynatmaya başladım.sezon sonu transfer ayında benim getirdigim futbolcuyu ben aldım başka bir yere getirdim.ve orada oynatmaya başladım. Veya elimdeki bir malı.aynı işi yapan bir dostumun yanında karşılıklı samimiyett

ARA BOZUCULAR SİZİ!

Resim
Sayın Yusuf Tülün 1.dönemdeki 5 yıl süren başkanlığında Eyüp Odabaşı da aynı dönemde kulübümüzde yönetimde bulunuyordu,o zamanlar hiç problem yoktu şimdi niye var.? Sentez de açıklandığı gibi taraflar ne kadar siyasi.? Yusuf Tülün doğal olarak siyasetten beslenmek zorundadır. Eyüp Odabaşı her zaman kendisini siyaset dışında tutabilmiş ender insanlardandır. Akraba bireylerinden birinin seçimlerde aktif siyasete görev alması ve digerinin sadece oy ile bunu desteklemesi kadar da dogal bir hareket olmaz zaten,lakin aynı düşünceyi belirleyen faktör degildir,aynı düşüncede hiç degildir.Oysa ki desteklenmiş olan seçimler de sariyer kulübü en az destegi almış oldugu zamandır. Çelişkiler.Hırs.İhtiras.Yanlışlıklar. 2 yıl önceki hangi hırs ve şekillerde bugünkü kaos ortamı yaratılmıştır. 2 yıl önce Eyüp Odabaşı nın zamanında tüm futbolculara öyle mukaveleler yapılmişki hep profesyonellik gereği etik olarak giden hiçbir oyuncu bonservis bedeli alınmadan verilmemiştir.bilakis bu satışlard

Nerden başlasam bilemiyorum.!

Resim
Bizler sorunları biliyoruz, Lakin sadece bir şeyler karalamak için de yazı yazmak istemiyorum.bir de degişik bir konum içerisindeyim.Başkan’ın oglu pozisyonu.oysa bilenler bilir sadece kendim yazar kendim söylerim.geri kalanlar hiç ırgalamaz.laf şuna gitmiş buna gitmiş hiçte umrumda degil dir. Eskilerden başlarsak.sariyer li eski idareci arkadaşlarımız biraz zor durumlarda kalmışlar zamanında.Yönetim içinde bulunmuşlar fakat pek te bir etkileri olmamış.hani kullanılmışlar diyemeyiz.bir şeyler vermişler elden geldigince.herkes bilirki Yönetimlerde bulunan insanlar verdigi kadar konuşmuştur. Yoksa iki büklüm olur pek ses çıkaramazsın. Göremezsin.görmek istemezsin.yada göstermezler.Oysa bir şeyler verilirken aslında bir şeylerin gittiginin farkına varılıp gerekeni yapabilmiş olsalardı.bugün hiçte bu durumlarda olmazdık.buna emin olabilirsiniz. Sariyer Spor kulübü’nün bugünkü durumu 2 yıl önceden ele almak lazım. Bugünlere nasıl gelindigini ancak o zaman anlayabiliriz.anlamak istiyorsak

NASIL OLUYOR BU?

Yaz dönemi bittiginden bir yanda iş kovalarken mecburen café de takılıyorum.gidecek pek bir yerde yok.sıcaktan milletin anası aglamış tek serin yer Sariyer Spor Kulübü cafeteryası. Bir den rüzgar çıkıyor,derin derin soluklanıyorum,deniz kokusunu içime çekiyorum ohh diyorum.ohh beee. Son 10 gündür her gün orda taklıyorum.gazete,çay derken bir bakmışım müdavimler gelmiş.yaşlısı ,genci,balıkçısı,emeklisi,oyle kolay kolay sormadan da oturamazsın istedigin yerlere,her yerin sahipleri var. ben pek yadırgamıyorum.çalışırken bilirim 25 sene aynı yerde oturan şayet yer doluysada giden çok insan tanırım.Benim yerim dolumu? Evet şu anda müsait degil isterseniz buraya alalım.neyse cafeyi gene yazarız tam ve detaylı olarak.orası bir başka muhabbet.hiç bir zaman atlanmaması lazım.oyle konular konuşuluyor ki dinlemeyen bin pişman.! Işte muhabbet bu konu konuyu açıyor.biz de dinliyoruz. Zaten kaçmak mümkün degil.genelde oglen kalkıyorum,babam arıyor nerdesin.geliyorum.evet anlaş

YA HERRO, YA MERRO!

YA HERRO, YA MERRO! Bir yolun başlangıcımı! Sonumu? hiç bilinmiyor.Öyle zor günler yaşanıyor ki Sariyer de akıllara zarar. Hani bazen düşünüyorum da.yıllar önce zorla kovmaktan beter ettigimiz bazı insanların aslında bu kulüp için nasıl önemli oldugunu,nasıl yaşatmak için mücadele verdiğini,bin bir dereden oyunlarla yönetici bulmak için dükkanın tezgah arkasında ne kulisler döndürdüğünü,yinede kötü olmak pahasına sırf Sarıyer Spor Kulübü yaşasın ama millet bizi kötü bilsin dercesine yapılan fedakarlıklar.yönetici bulmak için arkadaşlıkların,dostlukların,adam kandırmacaların,ara gazlarının,müthiş telefon trafiğinin,nasıl ama nasıl becerildiğinin tam içine düşmüşüm mubarek. Vayy beeee. Müthiş bir olayın içindeyim de haberim yok.hani yaşananları bir yazsam roman olacak.lakin bir gün gelecek ama cok yakın bir zamanda YAŞAM VE ÖLÜM romanı yazılacak. Yok böyle bir olay yaa. Bu insanlar nasıl bir savaş veriyorlar

UÇAN’LA KAÇAN

Çok genç yaşta hayata atılan bir insan! hayatın en başında,kestirme yoldan nefes almaya başlar ,yürümeye ve koşmaya niyetlenir, yakın çevresinde hani biraz kafasını kaldırmak isterken tavana çarpmamak için bir kaç basamak cıkıp dinlenme ve akıl danışma ihtıyacı hisseder! Nasıl ve hangi yol engebeli dir? sorar. Taş nerden gelir diye sormak ister?,Bazen sorduguna pişman olur .sormak tan vazgeçer,tekrar basamakları çıkmaya başlar.daha gençtir.hayatın mücadelesi kimi insanlarda genç yaşta başlar.beden küçük tür, ama beyin büyük gelir,o vucut ve düşünce yapısı bedeni zorlar.çıkmak ister kalıbından ,hep bir sıçrama yenilenme.tecrübe ve deneyim belki kısa zamanda gerçekleşmektedir zaman zaman.beden büyür, beyin algılaması yükselir.topluma hizmet başlar.aynı toplum! genç yaşta kendini ispat etmeye çalışan ve bunu başarıyla yapan insanlar hizmet ettiği toplumda başarıları kıskanıldıgından hakir görülmeye başlanır.çekememezlik hat sayfaya çıkar.! ‘’genç bu tepkiden korka