Bugünlerde hiç yazı yazmak gelmiyor içimden.hava 13 derece oldu.3 gün evden dışarı çıkmadım,bir grip olmuşum ki agır geçiyor yani,bayram günü öyle bir çarşıya indim bayramlaşma derken erkenden eve geldim.ertesi gün yine aynı vaziyet uff çekilmiyor keyifsizlik.
Hafta doldu.erol yazı bekler biz ne yazıcaz ki konuda kalmadı mubarek.zaten bir sayfa yer veriyor.uzun yazıyorsun yazının yarısı gidiyor.her taraftan tırpan durumları yani.aslında çok konu var yazılacak.geçmiş yazılarımı okurken ‘’Devam edelim mi?’’ yazı dizime pek te öyle cevap alamadım.devam etsem zaten ‘’kimse okumuyor ki.!’’gibi oluyorum.yazılara cevap alamıyorum.neyse zaman zaman ‘’Devam ederiz.’’
Bu hafta pek ciddi konu bulamadım!Maçı zaten yazmak işime gelmiyor.Eyüp maçından sonra belki yazarım.en iyisi ‘’Moderatör,editor.Admin alayına selam verip haftalık yazımızı bir Aşk hikayesi ile geçiştirelim.

Arnavut köyün çilekleri çok meşhurdur.Zekeriya köyün ise kirazları.heleki tarihi Kirazlı bahçeden yedinmiydi tadına doyum olmaz.kirazla çilegin yanyana gelmesi aşk hikayesinden çok.lezbiyen ilişki gibi geliyor bana,iki kırmızıyı bir arada düşünemiyorum.her ne kadar allı beyaz benekleri olsada tepesindeki saçlarıyla dişiligin,tonbullugunun ve yumuşak bedeninin yanına ince saplı tuttugun an kopan kirazı düşünemiyorum.bu entest bir ilişki gibi geliyor,yaşamadıgını nasıl yazarsın.yakışmaz.

Biz yinede fazla uzaklaşmadan Çengelköy hıyarı ile palamut’un aşkını anlatalım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1.2.3.4. YANLIŞ BİR DOĞRU ETMEZ.

ATATURK'UN OLUM SEBEBI SIROZ MUYDU?

SİYAH MARTI